15 Ekim 2014 Çarşamba

Kuruçeşme-Yeniköy hattında bir gün...:)



İnsanoğlu kuş misali. Ben Kadıköy'de, Karaköy'de zaman geçirip, devamlı oraları anlatadururken, bir de baktım Kuruçeşme-Yeniköy hattında seyredalmışım güzel İstanbul'u ve koca günü orada eritivermişim...


ANY İSTANBUL

Cemal Süreya, kahvaltının mutlulukla bir ilgisinin olduğunu dile getirirken haklıydı, siz de bu düşüncede misiniz bilemem; ama bildiğim bişey var ki, çoğu akşam ben ve yakın çevremin aklında tek bir cümle oluyor. ''Sabah olsa da kahvaltı etsek'' :) Bu bizim oburluğumuzdan da olabilir, uzun uzun sohbetler ederek keyif yapmayı sevdiğimizden de.

Hayatımın her alanına hakim olan düşüncemse çok açık; Az çoktur aslında. Bu yüzden kahvaltı öğününde yiyebileceğim tüm besinlerin bulunduğu bir açık büfe yerine daha ufak bir tabakta, hoş bir sunum eşliğinde verilecek taze kahvaltılıkları tercih ederim. Hele o gittiğim yer kalabalıkla boğuşan bi' yer değilse, değmeyin keyfime. 

Arnavutköy, sakin sokakları, eski köşk evleri ve sonsuz huzuruyla bana gideceğimiz yeri seçme konusunda büyük bi' kolaylık sağladı. Son aylarda açılmış olan ve kahvaltısının methini duyduğum, aynı zamanda gelecek günlerde akşam yemeğine de gideceğim Any İstanbul'la tanışmamız da bu şekilde oldu. Oldukça eski bir evin altına konuşlanmış ANY. Oturduğumuz yerde ufacık da olsa deniz manzaramız vardı. Bayram tatili olmasına rağmen, insan yığını olmadığı için de ayrı bir mutlu olduk. İki kişilik kahvaltı sipariş ettik ve beklemeye koyulduk. İki kişilik kahvaltıda, peynir çeşitleri, avakado ve mozarellalı salataların yanı sıra; reçel, zeytin, acuka ve nutella gibi klasiklere de yer verilmiş olup; hepsi de oldukça tazeydi. Sunum bana, Bozcaada'da ettiğim kahvaltıyı anımsattı. 

Any İstanbul, balıkçılarıyla ünlü Arnavutköy'de yepyeni bir soluk. Komşularından çok farklı ve corner pub şeklinde kurulmuş. Gece eğlencelerinin de uğrak yeri olduğu söyleniyor. Gittiğnizde pizza, makarna gibi klasik seçenekleri de bulabileceğiniz gibi, değişik lezzetle etler ve burgerler de Any'nin özellikleri arasında. Tatlıları günlük olarak yapıyorlar, dilerseniz yalnızca bişeyler içmeye ve Arnavutköy'ün dinginliğini yaşamaya da gidebilmeniz mümkün. 


Buranın bana anımsattığı şarkı; Whitest Boy Alive-Burning ; 

       http://www.youtube.com/watch?v=fAWurnyKZUM





DEM BEBEK 

Karaköy sokaklarından tanıdığımız alıştığımız, çayseverlerin uğrak mekanı Dem, şimdi de Bebek'te bir şube açmış, üstelik çok daha etkili ve güzel bir dekorasyonla. Bunun en sevindirici yanı da şu ki; Karaköy'deki gibi kapıda sıra beklemeye, sıra bekleyenleri bekletme endişesine burada yer yok. Menüsünde birçok değişiklik yapılmış, yiyebileceğimiz birçok yeni lezzet katılmış. 

Şehrin leziz çay evi, Bebek'teki gürültülü halden harika bir kaçış noktası olmuş. Dekorasyona gelirsek; bembeyaz koltukların üzerinde, el yapımı yastıklar, Dem'in klasikleri arasında yer alan güzel kupaların içine ekilmiş çiçekler ve son olarak da bir duvarı boylu boyunca kaplayan, Dem severlerin instagrama koymuş olduğu fotoğraflar... Geri kalan her şey bir Dem klasiği olarak yerli yerinde. 63 çeşit çayın arasından yapacağımız zorlu tercihin galibi o gün için çin çayı oluyor. Mükemmel sunumu eşliğinde gelen demlik çay, oldukça hafif geliyor bize. Yolunuz düşerse şayet, muhakkak deneyin, karnınız acıkırsa da kişlerden denemeyi unutmayın! :) 




Buranın bana anımsattığı şarkı; The xx- The İslands

http://www.youtube.com/watch?v=PElhV8z7I60



JOAN MİRó'NUN ''Kadınlar, Kuşlar, Yıldızlar

Önceden de Sakıp Sabancı Müze'sinde birkaç sergiye gitmiş, sergideki eserlerle beraber, müzenin yeri ve içindeki büyülü bahçesinden oldukça etkilenmiştim. Şimdi de “Joan Miró'nun ''Kadınlar, Kuşlar, Yıldızlar” sergisine ev sahipliği ediyor SSM.  23 Eylül 2014 – 1 Şubat 2015 tarihleri arasında Emirgan’da Sakıp Sabancı Müzesi’nde bu sergiyi ziyaret edebilirsiniz. Sergide Miró'nun akrilik resimleri, taş baskıları ve heykellerinin bulunduğu 125 eseri mevcut. Ayrıca kişisel birtakım eşyalar ve kitaplar da görülecekler arasında. Sakıp Sabancı Müzesi pazartesi hariç her gün 10:00 – 18:00 saatleri arasında açık ve çarşamba günleri müze 20:00′ye kadar açık olup; girişler ücretsiz. Giriş ücreti tam 20 TL, öğrenciler ise 10 TL.







Sergiden sonra acıkırsanız şayet, yine tavsiye edebileceğim birkaç yer var. Baltalimanındaki La Boom'da Risotto yiyebilir, hemen buranın içerisinde açılan Pizza Emirgan'da müthiş lezzetli pizzalardan deneyebilirsiniz. Derseniz ki boğaz manzarası eşliğinde bişeyler içmek istiyorum, hemen rotanızı Bebek'e geri çevirip, kahvaltısıyla da meşhur olan; ancak her şeyden önce harika bir manzarası olan Mangerie'yi tercih edebilirsiniz. Güzel bir gün olsun! :)   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder