30 Temmuz 2015 Perşembe

Bozcaada Rehberi

Bozcaada
Bir ada düşünün, sizi koskoca bir kalenin karşıladığı, sokaklarında yürüyüşlere doyamadığımız, lezzetleriyle şaraplarıyla damaklara şölen yaşatan ve en önemlisi buz gibi denizinde güneşinde saatlerce keyif yapabildiğimiz.... Kısaca Bozcaada... 

Bozcaada, Çanakkale'ye bağlı bir ilçe aynı zamanda ülkedeki üçüncü büyük ada. Geyikli'den bindiğimiz feribotla ulaşabildiğimiz Bozcaada'ya giderken feribotta heyecan sarıyor zaten insanın içini. Koskoca Bozcaada Kalesi selam veriyor önce, sonrasında köy kahvesi, koca çınar ve otel yolunda gördüğümüz rum mahallesinin şirin mi şirin evleri.
Burayı bir tatil beldesi olarak tanımlayacak olsak heralde şuana kadar gittiğim yerler arasında en fotojeniği diyebilirim. Her an telefon elimde bir köşe başına tüneyip fotoğraf çekip, oraları izlemek geliyor içimden.
Bu dar sokaklardan araba geçmiyor, o yüzden bi yere arabanızı bırakıp, kalacağınız yere yürümeniz mantıklısı. Biz bu gidişimizde Kalais Otel'i tercih ediyoruz. Üst kısımlarda bulunduğundan, deniz ve kale manzarasıyla haşır neşir olabileceğimiz bir alanda. Sade ve sessiz bi' yer, kahvaltısı da gayet yeterli. Özellikle sahibesi tarafından bizzat yapılmış reçeller, leziz.
Zaten Adada her köşe başında taze şekilde yapılmış reçeller, salçalar ve zeytinyağları satılıyor. Evinize dönerken, buralardan reçel zeytinyağı alabilmeniz mümkün. Çiçek Pastanesi'nden meşhur bademli kavala kurabiyesini ve meşhur Talay şaraplarını da satın almayı unutmayın.

Otele yerleştikten sonra hemen kendimizi koylara atmaya karar veriyoruz, malum hava sıcak. İnce tanecikli kumları, geniş alanı, etrafta bulunan restaurantlarıyla daima kalabalık; ancak bir o kadar da keyifli olan Ayazma Plajı'na gidiyoruz. Ayazma'nın hemen ardında bulunan Koreli Restaurant'ta patates ve salata yiyip, serin sulara kendimizi atma hevesiyle soluklanıyoruz. Eğer gitmediyseniz söylemeliyim, su gerçekten çok soğuk. Benim gibi bu tip denizleri sevenler içinse harika!
Tabi sadece Ayazma değil, Habbele Koyu, Akvaryum, Tuzburnu ya da Beylik Koyu da tercih edilebilir. Biz ikinci gün Habbele koyundaki Mitos Beach'e gittik. Burada ufak bi işletme var ve yemek yiyip bişeyler içebilmeniz mümkün. Deniz çok güzel; ancak rezervasyon yaptırmayı unutmayın, yoksa bizim gibi kendi getirdiğiniz sandalyelerde oturup, güneşle birebir münasebete girmek durumunda kalabilirsiniz:)
Bu arada Beylik Koyu'nu ve Tuzburnu'na da uğradık. Tuzburnu'nu tavsiye etmem. Beylik Koyu tamamen bakir kalmış, deniz bi harika; fakat bir misafiri var. Bir gemi buraya sürüklenmiş ve karaya oturmuş. Fotoğraf çekmek için ilginç tabi; ama sanırım buranın bu kadar boş kalmasının sebebi de bu koca gemi. 
Peki ne yedik içtik ve nereleri ziyaret ettik. Öncelikle ilk gece Bozcaada'nın en meşhur balık meze restaurantı Sandal'daydık. Sandal'da ahtapot, kabakçiçeği dolması gibi meze çeşitlerinden sonra deniz mahsüllü börek ve barbun yemeyi tercih ettik. Genel olarak lezzetler yerindeydi.
İkinci gece ise Ada'm Restaurant'a gittik. İki kişilik meze tabağı, karidesli börek, kalamar gibi seçenekleri denedik. Özellikle tatlı ekşi sos ile servis edilen böreğe doyamadık.
Oradan çabucak kalkıp güneşin batışına yetişme dileğiyle, rüzgar güllerine doğru yola çıktık. Sandalyelerimizi, şarabımızı da kattık yanımıza. Rüzgar güllerinin bulunduğu yer, inanılmaz bir gün batımı manzarasına da sahne oluyor. Burada oturup manzarayı seyir eşliğinde şarap içmek çok büyük keyif.
Çarşı içine döndüğümüzde ise Ada Cafe'de türk kahvesi, Çınaraltı'nın serinliğinde çay içmek de bizim için gecenin sakin sessiz hoş geçmesini sağladı. Sakin bir gece geçirmek istemeyenleri ise Polente'ye alabiliriz:) Sabahları erkenden kalkıp Rum mahallesinde yürüdük, evler, duvarlarda resimler, adanın yerlilerini seyretmek apayrı bir güzellikti. Peki Bozcaada'da başka neler mi yapılabilir? Battı Balık ya da Asmalı Meyhane'de akşam yemeği yenilip, Patiska Bağ evinde kahvaltı edilebilinir. Öğlenleri Şükrü Usta'da ev yemekleri tadılıp ardından Alishiro'nun ekmeklerinden satın alınabilir. Kısaca Bozcaada'ya gelin ve adanın keyfini çıkarın!














Caddebostan'da Üç Yeni Yer

Caddebostan'da Üç Yeni Yer

Vagabond Coffee Bar

Caddebostan'da Barlar Sokağının hemen köşesinde sol yanda tatlı bir coffee shop sizi bekliyor. Bağdat Caddesi'nin üçüncü dalga kahve dükkanı ihtiyacına cevap verecek nitelikte lezzetli kahveleri, mekandakilerin tavsiyesi üzerine denediğim gerçekten başarılı çilekli cheese cake ve diğer tatlıları, tüm bunlarla beraber iyi konumu ve iç dekoruyla burası caddeseverleri memnun edecek gibi görünüyor.


İçerde bar kısmında renkli farklı karolar var, sandalyeler şık ferah bir yer. Tuzlu olarak akdeniz kiş ve jambonlu mantarlı kişin de bulunduğu bu mekanda, sıcak yaz günlerini demleme cold brewleriyle serinletmeniz, frozenlar ve kahveler eşliğinde caddeyi izlemeniz mümkün. Tavsiye ederim! 

                                                    Buranın bana anımsattığı şarkı ; Cat Power-Cherokee 

                                                        https://www.youtube.com/watch?v=PDbPrOuXq2s


Goo Goo Coffee 

Yine Caddebostan'da Burger King'in hemen karşısında Goo goo. Çok yeni bir mekan. Sadelikten yana yapmışlar tercihlerini. İçeride sakin bir hava var, uzun masaya oturup büyük bi alan işgal ediyorum ilk gidişimde. Dışarda yer yok sanılmasın, dış kısmı oldukça yeterli sokağın nabzını tutabiliyorsunuz; ancak öyle sıcak bir günde ziyaret ettim ki burayı, sıcağın içinde oturamayıp içeriyi tercih ettim.
Iced lattem ve orada bulunan dergiler eşliğinde uzun uzun sahil havasını yaşadım. Burada kahve ve tatlı seçenekleri bulmak mümkün. Özellikle iced latte çeşitleri var farklı farklı. Hoş sunumuyla daha önce İtalya'da tatmış olduğum sorbeyi burada bulabilmek de güzel. Tavsiye ederim:)

                                       Buranın bana anımsattığı şarkı; Inner City Blues-Smoma 
     
                                           https://www.youtube.com/watch?v=riH12QJPLNI

HUXO 

Caddebostan'da cadde üstündeki Cookshop'un yanına konuşlanış yepyeni Huxo. Şık bir mekan. Menüsü de özenle seçilmiş ve oldukça geniş. Servis, mekan yeni olduğundan mı bilemiyorum ama oldukça iyi. İlk şubesi bir alışveriş merkezinde olan Huxo bu kez gerçekten çok güzel bir konumda. Pizzalardan salatalara makarnalardan ana yemeklere ve tatlılara birçok leziz seçenek bizi bekliyor. Biz gittiğimizde quasedilla ve deniz mahsüllü risotto yedik. Lezzetler yerindeydi; zamanla daha da oturacaktır her şey. Ayrıca yemek öncesinde getirilen ekmekler çok tazeydi, o ekmeklerle bile karnımızı doyurabilirdik. Bağdat Caddesi'nde dünya mutfağından güzel örnekleri cadde manzarası eşliğinde denemek isterseniz, iyi bir seçenek olabilir!
Buranın bana anımsattığı şarkı; Oi Va Voi-7 Brothers

https://www.youtube.com/watch?v=nhaopDNAbaA








12 Temmuz 2015 Pazar

Ege'ye Doğru; Dalyan-Çeşme

Ege'ye Doğru; Dalyan-Çeşme
İzmir'de yaşayanlara çok özeniyorum. Yaklaşık 40-50 dakika yol gittikten sonra denize girebilecekleri alanlara ulaşıveriyorlar. Bu büyük bir lüks. Biz İstanbul insanları da bu ihtiyacımızı adalarda karşılamaya çalışıyoruz; ancak pek tabi ki Ege'nin mis gibi denizi gibi olamıyor. Eh madem öyle, bize uzun uzun yollara koyulmak kalıyor. İzmir-Dalyan'a kaçıyoruz haftasonu!
Araba yolculuğunu, oldum olası tatilin bir parçası olarak görüp, apayrı bir keyfi olduğunu düşünmüşümdür. İstediğiniz müzikler eşliğinde, yolları keşfetmek sağa sola bakınıp hayallere dalmak tatillerin en güzel yanı belki de. İzmir'e doğru gittiğimiz o gün de bu hisle yollara düşüyoruz. Vardığımız an çok sevdiğimiz arkadaşlarımızla buluşup, İzmir'de bulunan Tuzu Biberi'ne gidiyoruz. Burası birkaç şubesi olan bir kahvaltı noktası. Bostanlı'daki şubesinde pişi de var üstelik. Kahvaltılıklar gerçekten çok taze, lezzetli. Son zamanlarda denediğim en güzel acukayı ve peynirleri burada yediğimi söyleyebilirim. Sanırım bundan sonra her gidişimde uğrayacağım. Zeytinyağlılarının da çok leziz olduğuna dair duyumlar aldım çünkü :) Derken kahvaltımızı bitirip denize doğru yola çıkıyoruz. Ilıca'da mı yoksa Aya Yorgi'ye yakın bi' yerde mi kalsak diye kararsız kalıyoruz gelmeden önce. Geçen senelerde buralara gittiğimden hemen aklımdan önceden gitmediğim Dalyan geçiyor. Dalyan'da Ladin Otel'i tercih ediyoruz. Hem odada pencereyi açtığımızda denizi görmek güzel, hem de aşağıya indiğiniz an kendinizi denize atabilmek harika.
Klasik kumru ve midye dolma keyfimizi de yapmışsak kim tutar bizi! İlk gün biraz yorgun olduğumuzdan otelde yemeğimizi yiyoruz, yine de son dakikada karar verip dayanamayıp Alaçatı'ya doğru gitmekten kendimizi alamıyoruz. Sokaklar cıvıl cıvıl bu kez. İki ay önce gitmiş, burada da yazmıştım sessiz sakin huzurlu bi Alaçatı'yla karşılaşmıştım o zaman. Tabi bu mevsimde tersine Köşe Kahve çılgınca kalabalık, yürümek oldukça güç, alışveriş yapabileceğimiz yerlerde sıra kuyruk:) Birkaç yeri gözüme kestiriyorum mesela Fava ve 35'lik Meyhane'ye mutlaka geleceğimi kendi kendime not ediyorum. Derken yorgun düşüp Alaçatı'nın en meşhur tatlıcısı İmren'de kısa bir mola veriyoruz. Damla sakızı eşliğinde servis edilen kahve, taze çaylar, enfes irmik helvası ve gelen geçeni seyir eşliğinde Alaçatı'nın keyfini çıkarıyoruz.
İkinci gün Akşam için Dalyan'daki Cevat'ın yeri'nde rezervasyon yaptırıyoruz. Yer bulmak oldukça zor. Sebebini gidince anlıyoruz, oldukça ferah bir mekan olduğu gibi, denizin kenarında olmak ve o kocaman meze dolabının büyüsüne kapılmamak imkansız. Madem Dalyan'dayız öyleyse özel olarak yapılan şeyleri deneyelim diyoruz. Enginarlı fava, şevketibostan gibi seçenekleri harika. Midye dolma ve karidesli mantı en en iyisi! Özel olarak hazırlanmış levrek de çok lezzetli. 
Cevat'ın yeri'yle ilgili yapılmış olan yorumlara da çok şaşırıyorum doğrusu. Fiyatlar lezzetlere göre gayet uygun, servis gerçekten başarılı dolayısıyla verilen her miktarı sonuna kadar hakediyor. Bi sonraki İzmir seyahatimde de mutlaka uğrayacağım yerler arasında kesinlikle! Eğer yolunuz düşerse benim için de o enfes kabak çiçeği dolmasından yiyin!:) 
Güzel bir yaz olsun :) 
Bu seyahatin bana anımsattığı şarkı; 

Simply Red-Sunrise

https://www.youtube.com/watch?v=PE3g2zeBVQQ








9 Temmuz 2015 Perşembe

Asmalımescit'te lezzet şöleni; Sahrap Pera

Asmalımescit'te lezzet şöleni; Sahrap Pera

Noir Pit'in sokağından girince hemen sağda koskoca yepyeni bi' yer açıldı. Drip Coffee İst'in hemen yanı. Önünden geçip gitmeyin, mutlaka bi akşamınızı buraya ayırın. Sahrap Soysal'ın yepyeni mekanı Sahrap Pera sizi bir lezzet şölenine davet ediyor...


Asmalimescit Mahallesi'nde, General Yazgan Sokak'ta demin de söylediğim gibi Drip'in kapı komşusu. Geniş, ferah, şık mekana girdiğiniz an misafirperverlikleri hissediliyor. Çalan eski türkçe müzikler Sezen Aksu'dan, Yeni Türkü'ye kadar, sizi zaten evinizde hissettiriyor. Derken menü geliyor, seçim yapmak epey zor. Fotojenikliğinden midir yoksa bitmek bilmeyen aşkımdan mıdır bilmem hemen mantı söylüyorum, yanına ciğer, zeytinyağlı dolma, öneriye kulak vererek patlıcanlı pide ve enginarlı börülce... 
Servis de çok başarılı. Biraz karışık bi menü oluşturduğumuzu kabul ediyorum; ancak her şey son derece lezzetli! Özellikle börülceli enginara bayıldım diyebilirim. Sahrap Soysal'ın yemeklere yaptığı dokunuşlar ve ufak müdahaleler her lokmada hissediliyor. Bu arada mantı da gerçekten başarılı. Ana yemek olarak tarhanalı dana şinitzel ve beğendili kebap öne çıkanlar arasında. Fırın sütlaç, demir tatlısı gibi tatlıları da unutmayalım. Zannedilebileceği gibi yüksek fiyatlar da yok. Asmalımescit için oldukça makul geliyor bize fiyatlar. Sonrasında ikram ettikleri taze çay ve yanındaki leziz kurabiyeler de keyfimize keyif katıyor. Kesinlikle gelip, bu lezzetlerden en az birkaçını denemenizi öneririm!:) 


                                     Buranın bana anımsattığı şarkı; Yeni Türkü-Fırtına 

                                    https://www.youtube.com/watch?v=v9OhV7MXlgk


6 Temmuz 2015 Pazartesi

Kadıköy’ün Yepyeni Sağlıklı Beslenme Noktası; Stuff Healthy Drinks&Design Bar

Kadıköy’ün Yepyeni Sağlıklı Beslenme Noktası; Stuff Healthy Drinks&Design Bar


Rejimdesiniz, sağlıklı beslenmeye özen gösteriyorsunuz ve aynı gün Kadıköy’desiniz. O zaman başka bi yer aramaya gerek yok. Yepyeni bir adresiniz var gidecek…

Ruşen Ağa Sokak'ta ufacık bir dükkan Stuff. İlginizi hemen çekiyor, geçen günlerde de yazdığım gibi Kev cafe burayı öyle canlandırdı ki hemen karşısındaki Stuff'ı görmemek mümkün değil. Bu ufak ama şık dükkanın önünde otururken geleni geçeni izleyebiliyorsunuz, üstelik sağlıklı mı sağlıklı içecekleriniz eşliğinde. Buğday çimi suyu çimçim, yulaf, süt, muz, bal karışımı muz sandalına, çilek kakao muz ve bademden oluşan kaptan çilekten yeşil çay ve ıspanaklı temel reise birçok sağlıklı içecek seçeneği var, Hoş sunumu ve ilginç isimleriyle... Ayrıca menüde hepsinin kalorisini de belirtmişler, ciddi şekilde dikkat edenler için faydalı.
Bu smootielerin yanı sıra sağlıklı shotlar, soğuk içecekler çay ve kahve seçenekleri de mevcut. Karnınız acıktığındaysa semizotlu, portakallı, pancar ve peynirli çeşitleriyle lezzetli salatalar sizi bekliyor. Ben gittiğimde muz sandalını denedim, yanında badem ve cevizle sunuluyordu. Bir içecek ne kadar lezzetli olabilir demeyin gerçekten çok hoşuma gitti yanında kalorisini görmek de epey rahatlattı ve o gün için herhangi bir tatlı yeme gereği hissetmedim sonrasında. Verdiği enerji de cabası :) Uğrayın!:) 


                                             Buranın bana anımsattığı şarkı; Dillon-Thirteen Thirtyfive 

                                                https://www.youtube.com/watch?v=BDsuR22GQPQ