28 Ekim 2014 Salı

Yine Kadıköy, Yeni Üç Yer ...


Birkaç kez daha söylemiş olduğum gibi, Kadıköy'deki dönüşümden oldukça rahatsızım. Bir sürü yer açılıyor, Kadıköy'ü de eğlence ve gece hayatının merkezi olarak konumlandırmaya çalıştıklarını düşünüyorum. Tüm bu değişim vesvesesine rağmen, bazı yeniler semtin ruhuna oldukça uygun, değişmeyi değil yerleşmeyi öngörüyorlar. Hepsinden öte, çarşıdan girip balıkçıların arasından yukarı doğru yürürken, gürültülere kulak verip Moda'ya doğru çıkarken hep aynı huzuru içimde duyumsuyorum. Şimdi bahsedeceğim yerleri son zamanlarda keşfettim. Anadolu yakası insanları, kahvaltı veya kahve içmek için karşıya geçmeyi boşverin, Kadıköy bize yeter ! :)


NAGA PUTRİKA 


Moda'da yıllardır var olan, dakikalarca sıra beklememizi gerektiren ve her seferinde aslında çok da lezzetli bulamadığım Moda Van Kahvaltıcısı'nın hemen yanında ufacık bir dükkan... Keşiflere doyamayan, kahvaltı öğününe bayılan ben, yeni bir günü burada açıyorum. İşin aslı yandaki sıra bizi buraya itiyor, iyi ki de öyle oluyor. 

Kahvaltıya gittiğimde bir yerin ne kadar bu işin üzerine titizlendiğini peynirlerinden anlayabilirsiniz. Naga Putrika'da peynirler bir harika, özel olarak getirtiliyorlar. Diğer ürünler de aynı şekilde. Bal isterseniz, size muhakkak hangi çeşit olduğunu soracaklardır çünü farklı şehirlerden gelme 3 çeşit bal var burada. Peynirlerin bir kısmı Kars'tan, tereyağı Karadeniz'den, Hatay'dan, Ege'den, kısacası tüm ürünlerde yerel üretimi de destekleyecek şekilde başka şehirlerden getirilmiş olma durumu söz konusu. Özellikle de kadın üreticilerden aldıkları söyleniyor. Zaten Naga Putrika, hintçede dağın kızı anlamına geliyor ve Ganj Nehri kenarında tarım yapan kadınların bereketinden dolayı Ganj Nehri'ne verdikleri isimmiş aynı zamanda. Sanırım kadın üreticilerin verimi de etkiliyor Naga Putrika'yı. 

Burada serpme kahvaltı şeklinde menüler var ve iki kişilikler, hangisini seçmiş olursanız içerisinde belli başlı ürünler geliyor. Söğütçük, Zuğa, Çiçekdağı gibi isimlendirilmeleri var. Mesela Karadeniz mutfağına düşkünseniz, Zuğa'yı seçebilir, muhlama ve kestane balı gibi seçenekleri deneyebilirsiniz. Menülerden tercih etmek istemiyorsanız da, tek tek sipariş de verebilirsiniz. Beyaz peynirli menemen delisi ben, o kocaman porsiyonla bir günlük doydum diyebilirim. Pişisi, boşnak böreği de oldukça lezzetli; ama benim favorim kremalı patates oldu sanırım. Ürünler gerçekten çok taze ve leziz. Her şeyden önemlisi, inanılmaz güleryüzlü ve yardımcı olmaya çalışan personelleri var. Bence gidip deneyin, keyifli bir sabah günün geri kalanı için önemlidir :) 


Buranın bana anımsattığı şarkı; Air-Alone İn Kyoto 

http://www.youtube.com/watch?v=XUjAtYQkFm8



MONA CAFE MODA


Moda'nın tam göbeğinde Starbucks ve Kahve Dünyası'nın hemen karşısında Mona! Yepyeni, ufak bir mekan. Ben gittiğimde karşısındaki yerler doluydu, Mona'da ise bir iki kişi vardı yalnızca, bence şu zincir kahvecileri bir kenara bırakıp, bu tip küçük, sevimli, tarzı olan mekanları tercih etmek çok daha iyi ; yine de tercih sizin tabi... Ben Mona'da uzun saatler geçirdim, ilk olarak söyleyebileceğim şu ki; ben yoruldum, shazam uygulaması yoruldu; ancak onlar güzel müzikleri, şarkıları ardı ardına çalmaktan yorulmadılar. O kadar güzeldi ki bir şarkı, bir şarkı daha derken saatlerin nasıl geçtiğini anlayamadım diyebilirim. 


Mekanın dekorasyonu oldukça hoş, yerdeki modern karolar, sarı-siyah sandalyeler, minik tablolar...daimi güleryüz de cabası. Kahveler de oldukça lezzetliydi. Klasik olan tüm kahve çeşitleri mevcut olup; asıl iyi tarafı ise taze demlenmiş çayın sürekli var olmasıydı. Sunumları da mekana yaraşır güzellikteydi. Kalabalıktan kaçıp, sakin bir Moda günü geçirmek istiyorsanız, Moda'nın yeni sakini Mona bunun için çok uygun gözüküyor! 


Buranın bana anımsattığı şarkı; Aydio-Golden Age 

http://www.youtube.com/watch?v=QFsUl0Wlsp4




DÖRT KADIKÖY


Eski Belfast'tin olduğu sokağın az ilerisinden sağa girince, hemen sağda Dört Kadıköy, dikkat çekici bir tabelaya sahip, dönüp bakmamak imkansız. Yemekten sonra tatlı yeme isteğiyle giriyorum mekana. Vanilyalı dondurma ve bol bol çikolata sosuyla servis ettikleri browni, yanına da bol sütlü bir latte, harika bir ikili şeklinde kilolarıma katkı olarak mutlu ediyor beni :) 

Özellikle Espresso olmak üzere, tüm kahve çeşitlerine iddialılar. Çay çeşitleri de mevcut. Açsanız şayet; Naan'dan (http://www.themagger.com/naan-bakeshop-moda/) alınmış olan ekşi mayalı ekmeklerle yapılmış olan beyaz peynir ve zeytin ezmeli tost oldukça lezzetli. Yanında acukayla servis ediliyor. Belli bir zaman sonunda menüde yepyeni sandviçlerin de olacağını söylüyorlar, sevindirici bir haber. 



Ortam oldukça sıcaki şık bir tasarımı var üstelik. Özellikle tavandan aşağıya kadar inen lambalar, tahta büyük bir set şeklindeki büyük masa dikkatimi çekiyor. Bu masada uzun kalabalık sohbetler mümkün. Ferahlık veren yüksek tavanı da cabası. Bu kadarla da kalmıyor, mekanın bir diğer güzel özelliği, bisiklet dostu oluşu. Bisikletiyle gelen misafirlere yüzde yirmi indirim yapıyorlar. Cafedeki kocaman tatlı köpek, Orko da varlığıyla beni mutlu ediyor. Uğrayın derim :) 


Buranın bana anımsattığı şarkı; Glass Animals- Hazey 

http://www.youtube.com/watch?v=nOHEuhJf7nA








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder