25 Şubat 2015 Çarşamba

Setüstü’nün En Uğrak Mekanı; Cafe Setup


Setüstü’nün En Uğrak Mekanı; Cafe Setup

  Kabataş ve Beşiktaş, bi yerlere varmak istediğimde yalnızca geçip gittiğimz semtlerdi hep, kalabalık halleri vakit geçirilesiliklerine gölge düşürüyordu benim için. Son zamanlardaysa bu düşüncemin aksine bir tavır içerisindeyim. Özellikle Setüstü'ndeki Cafe Setup bu önyargıma bi son verdi... 
Cafe Setup, Setüstü'nün nefis manzarasından nasibini fazlasıyla almış, öncelikle bunu söylemeliyim. Size nefis gelir mi bilemem; ama deniz, geniş ağaçlar, tramvay, vapurlar, insan güruhu benim için en yaşayan, yaşadığımı hissettiren görüntü. Buraları seyredalıp, lattemi yudumlarken içeriye de gözatıyorum. Güzel bir müzik kulağıma çalınıyor. Cafede koca bir motor var, duvarlarda ise hoş resimler. 

Özellikle öğlen saatlerinde geldiğimde burayı ne kadar geç keşfettiğimi görmüş oluyorum. Özellikle çevrede çalışanlar öğlen menülerini çoktan benimsemişler, oldukça kalabalık. Ben lattem eşliğinde kitabıma sarılmadan hemen önce, burada beyaz peynirli menemen yiyorum. Yediğim en lezzetli menemenlerdendi, en azından benim şahsi fikrim bu.
Bunun dışında Cafe Setup Kahvaltı dedikleri oldukça geniş iki kişilik kahvaltıyı ya da tek kişilik küçük kahvaltıyı da tercih edebilirsiniz. Öğlen saatlerinde gelirseniz de sandviçler, salatalar, makarnalar, ana yemekleri denemeniz mümkün. Ev mantısını ve çikolata dolgulu mantıyı büyük bir mantısever olarak oldukça merak ediyorum. Buranın biraz ilerisinde bulunan yalnızca burger ve pizza yapılan Setup'ı ve yakında açılacak Setup Deli'ye de uğrayacağıma dair kendi kendime not düşüyorum. Güzel manzara eşliğinde keyifli saatler için birebir, Setup Cafe'yi tavsiye ederim. 

 Buranın bana anımsattığı şarkı; Atlantic Five Jazz Band (Original artist is Dave Brubeck) - Take Five

                                      https://www.youtube.com/watch?v=uMxYCen__HA



81300 Moda

 81300 Moda

Moda Caddesi'nden ara sokaklara kıvrılınca birbirinden farklı apartmanlar, o apartmanların şaşırtıcı isimleri, ufak tefek tasarım, moda ve yiyecek dükkanları karşımıza çıkar. Cafelerse daha ziyade gözümüzün kolaylıkla görebileceği alanlarda bulunur. 81300 Moda, bu geleneği bozmuş sessiz sedasız ara sokaklardan birine yerleşivermiş.
Her şeyden önce buranın adının nereden geldiğini merak etmiştim. Moda'nın eski posta kodu olmakla beraber, mekanın Barış Manço severliğinden gelen bir izle, şu anda müze olan evinin özel posta koduymuş 81300. Moda Caddesi'ni arşınlarken, ilk sağa girdiğimizde hemen soldaki fırıldak sokakta ufak tatlı bir dükkan burası. Daha doğrusu küçük bir dış kısmı var, içerisi geniş ve ferah.
Sizi sarı-siyah bir dekor karşılıyor, koca bir ayna altında kitaplar 81300 ve Barış Manço ile ilhili ufak tablo ve süsler var. Moda'nın kalabalığından uzak, sessiz samimi bir ortam söz konusu. Mekanın sıcaklığı, sahiplerinin güleryüzlülüğünden ileri geliyor sanırım. Hoşgeldiniz deyişlerinde bile misafirperverlik seziliyor. Bu sakin ortamda, hem kahvaltınızı yapabilir, hem arkadaşlarınızla oturup kahvenizi içebilir hem de nefis görüntülü tatlılarından deneyebilirsiniz. Kahvaltı çeşitleri, tostlar, sandviçler, menemen, omlet çeşitleri, börek, kiş ve mantının yanısıra burada annelerimizin zeytinyağlılarını anımsatmayacak güzellikte bir tabak da bulunuyor. Cheesecake, nutellalı cup ve tel kadayıflı muhallebi de tatlı olarak denenecekler arasında. Moda'ya yolunuz düşünce burayı bulun derim :)
Buranın bana anımsattığı şarkı; Cat Power-Fool

https://www.youtube.com/watch?v=F2Jko4Ipdrs






13 Şubat 2015 Cuma

Kadıköy'de Huzurlu Bir Keşif; Pattis Kitchen

Kadıköy'de Huzurlu Bir Keşif; Pattis Kitchen

Son zamanlarda Kadıköy'ü yaza yaza bitiremedim. Suç benim semt sevdamda değil, her yeni gün açılan yepyeni mekanlarda. Son zamanlarda gittiğim yerler arasında en orjinali Pattis Kitchen da bunlardan yalnızca biri...
Kadıköy severlerin bugüne dek, mutlaka uğramış olduğunu düşündüğüm Mitte'nin komşusu, daha açık anlatacak olursam boğada duran dolmuşları geçince sağa girip yürüdüğünüzde solda. Hasırcıbaşı Caddesi'nin yeni sakini. Girdiğim an bayıldım. Tavanda pusula şekli verilmiş halatlar, açık mutfak kısmı, özel yapım masa sandalyeler, duvarda kocaman bir welcome to wild world yazısı, bununla beraber çeşitli filmlere yapılan göndermelerle mekanın tasarımı oldukça orjinal ve üzerinde titizlikle düşünülmüş görünüyordu. Son zamanlarda klişeleşen dekoratif öğelerden kaçınılmıştı. Plaktan çalan Daft Punk şarkıları eşliğinde oldukça huzurlu saatler geçirdim burada. Yanlış söylemiyorum, burada müzikler plaktan çalınıyor ve müzik zevklerine bayıldım doğrusu.
Pattis Kitchen'da 4 çeşit peynir, zeytin, domates salatalık, yumurta ve 2 bardak çaydan oluşan kahvaltı tabağı, tatlı tabağı, krep ve hellim tabağı, cornflakes gibi seçeneklerin yanısıra farklı tost ve yumurta çeşitleri mevcut. Kahvaltınızı burada yapabileceğiniz gibi günlük olarak değişen pattis tabelaya da bakmayı unutmayın. Burada o gün var olan çeşitli tatlılar ve atıştırmalıklar yazılı oluyor.
Ben gittiğimde kahvaltı yapmış olduğumdan latte ve çay içiyorum. Lattesi leziz sunumu çok hoş. Değişik şekilde kesilmiş tahta parçasının üzerinde ufak bir kurabiye ile servis edilmekte. Çay ise taze demlenmiş. Kış çayı gibi demlikte farklı çeşitleri ve kahve çeşitlerini de burada bulmak mümkün. Son zamanlarda açılan birbirine benzer yerlere çok güzel bir alternatif olacak bu huzurlu yere mutlaka uğrayın! :) 

                          
                                   Buranın bana anımsattığı şarkı; Daft Punk-Instant Crush 

                                   https://www.youtube.com/watch?v=a5uQMwRMHcs


5 Şubat 2015 Perşembe

Balat'ta Bir Cumartesi

Balat'ta Bir Cumartesi;

Sokaklarına adımımı attığım her an tarihi dokusu, binaları , bitmeyen mahalle kültürü ve barındırdığı tüm farklılıklarla büyülendiğim bi' yerdir Balat... O sokaklar arşınlanırken, iyi ki bu şehirde yaşıyorum deyiverir insan. Dik yokuşu tırmanınca karşımıza çıkan Fener Rum Lisesi, patrikaneleri, kiliseleri, cıvıl cıvıl bağrışan koşuşan çocuklar, birbirine dostlukla bağlı kalabilmiş esnaf ve evden eve gökyüzüne doğru asılı çamaşırlarla Balat bir başkadır, karakterlidir. Yine buranın havasını koklamak istediğim bir gün, geldim ve yepyeni bir mekan keşfettim. İşte Forno Balat...

Fener-Balat'ın en yoğun sokaklarından biri olan Kireçhane Sokak'ta Forno Balat. Burası mahallenin modern ve şık pidecisi diyebiliriz. Beyaz kapısıyla ferah bir giriş kısmı, içeride renkli çinilerden oluşan şık bir duvar, hemen altında yine bembeyaz dolaplar arkada fırın. Mekanın tam ortasında ise uzun genişçe bir masa... Dekorasyon bana Karaköy'de bir pizzacıdaymışım hissi veriyor. Girişte kocaman bir tahta üzerinde yiyebileceğimiz yemeklerin listesi var. Listeye bakakalmış seçim yapmaya çalışırken bu güzel yerin sahibesiyle karşılaşıyoruz. Öyle tatlı ve güleryüzlü ki yemekten önce fırından yeni çıkmış sarımsaklı kıtırlardan ikram ediyor bize, yemek sonundaysa annemin kurabiyeleri diyerek leziz kurabiyeler veriyor afiyetle yiyoruz.
Ben ve arkadaşım favorimiz olan kavurmalı kaşarlı pide siparişi verip, büyük masaya kuruluyoruz. Pide, güzel. Diğer pidecilerde yediklerimize göre daha hafif. Bu herkesin hoşuna gitmeyebilir; ama bana lezzetli geliyor. Burada aynı zamanda lahmacun, pizza ve farklı pide çeşitlerini de bulunmakta. Fırından çıkan incecik hamurlu lahmacun Forno'nun meşhuru, denenesi! Sabahın erken saatlerinde gelirseniz kruvasanlar taptaze ve sıcak şekilde sizi bekliyor.
Haftasonları 10:30-13:30 arasında açık büfe kahvaltı mevcut. Kruvasan, ev yapımı ekmek, aklımıza gelebilecek envai çeşit kahvaltılıkları içeren bu açık büfe kahvaltı, 35 tl. O kadar çok çeşit var ki, fiyat oldukça uygun geliyor bana. Bu kahvaltılıkların yanısıra sade, kaşarlı, sucuklu, kavurmalı çeşitleriyle sahanda yumurtayı tercih edebilirsiniz. Pazartesi günleri kapalı olan bu keyifli mekanı vakit bulduğunuzda mutlaka ziyaret edin ve Balat'ın keyfini çıkarın :) 

                         Buranın bana anımsattığı şarkı; Bombay Bicycle Club-You Already Know 

                                      https://www.youtube.com/watch?v=5OT2M1r-XyM


Peki Balat'ta başka neler mi yapılabilir? Önce bir mahalle turu atalım :) 



Balat'tan Kısa Kısa...

-Nostalji kokan, Naftalin Cafe'de güzel müzikler eşliğinde kahve çeşitlerinden birini yudumlamayıp keyif yapmaya ne dersiniz? Kedilerin arasında vaktin nasıl geçtiğini anlayamayacaksınız ve mahallenin huzurunu burada hissedebileceksiniz eminim ki. 
-Vodina Cafe'de öğlen yemeğinizi yiyip, çayınızı içebilirsiniz. Hava güzel olduğunda, bahçesi de hoş. 

-Fener Köftecisine gidip hoş bir atmosferde leziz köfteleri tadabilirsiniz. 

-Duvar çizimleriyle dolu, salaş ve rahat mekan Çay Ada'da son bir çay-kahve içebilirsiniz. 

-Gün burada bitmez, geceye Balat'ta devam diyorsanız Agora Meyhanesi'ne buyrun. Mezelerini tadıp, bu güzel günü burada sonlandırabilirsiniz. 


Güzel bi' gün olsun! 









1 Şubat 2015 Pazar

Batı Ataşehir'de Bir Lezzet Durağı Baldır;

Batı Ataşehir'de Bir Lezzet Durağı Baldır;

Etseverler son zamanlarda açılan hamburger ve steak houselardan oldukça memnun görünedursun, bi farklılık katmadıkları müddetçe, bunların her birinin birbirine benzediğini düşünüyorum. Baldır, bu yerlerin tersine çok farklı bir deneyim yaşatıyor...
Batı Ataşehir'de, Ülker Arena'dan Palladium Avm'ya doğru giderken ikinci ışıklardan sağa girince sol taraftaki sokakta gizlenmiş, şaşırtıcı bir mekan Baldır. Güzel bir iç dekorasyonu var; yerlerde karolar, koca bir duvarı kaplayan orjinal menüsü ve etlerin pişirildiği kısımla birlikte geniş ve hoş bi' yer. Adı da menüsü de çok farklı bir mekan olduğunun ipuçlarını ilk dakikada veriyor bize.


Eti tandıra benzetmeniz mümkün; ancak değil. Dananın arka bacakları ve kuyruk kısmından elde edilen etler, özel bir teknikle 18 saat boyunca pişiriliyor. Menüde, insan porsiyonu, erkek porsiyonu, delikanlı porsiyonu gibi isimlendirilmeler var. Kaç gram olduğuna göre bu tip esprili, orjinal isimler koyulmuş, mesela 250 gr olan çeşidin ismi ''Yavaaaşşş'' Benim gibi çok yiyenler için birebir:)
Uzun yıllar özel sektörde çalışan ve bi nevi ferrarisini satan bilge gibi, diğer işlerden vazgeçip artık Baldır'la uğraşmaya karar veren Veli Pıtırlı ve çoğu kişinin tanıdığı, bildiği sektörün önemli isimlerinden Özgür Şef, ortak olarak oluşturmuşlar burayı. Her müşteriyle ve dükkana gelen her malzemeyle özel olarak ilgilenen bir sahibinin olması burayı daha da özel kılıyor.
Lezzetlere dönecek olursak, ben karamelize soğan ve mantarlı çeşidinden tercih ediyorum. Et yumuşacık, leziz. Mantar ve soğan da apayrı bir lezzet katmış. Yemeğin servis edilirken altında bulunan kağıtlarda da yazıldığı üzere, elle yemeniz öneriliyor. Hatta buranın kati kuralı bu diyebiliriz. Hakikaten de bu şekilde yiyince hakkını veriyor insan bu lokum gibi etlerin. Yanında servis edilen ekmek çok farklı, ekmeğin yapımı esnasında içerisine kavrulmuş soğandan patatese kadar birçok şey katılıyor. Etle müthiş bir uyum sağlıyor. Et-ekmek ikilisinin yanında, kaşık salata, turşu arpacık soğan ve közlenmiş biber istemeyi de unutmayın. Hepsinin tarifi özel, nerede en güzeli varsa oralardan getirtilmiş. Tüm bunların yanında o leziz ayrandan bahsetmemek olmaz. Biraz nane, biraz salatalık ve sarımsak... Harika. Tüm bu lezzet şöleninin üzerine tatlı yemesek olmaz diyenlerdenseniz, trileçeyi denemenizi öneririm. Aldığım tüyolara göre, mozaik pasta ve profiterollü bir tatlı daha menüye dahil edilecekmiş, benden söylemesi. Buyaka ve 216 Bulvar'da da şubeleri olan Baldır'a muhakkak uğrayın ve bu leziz deneyimi ıskalamayın! :) 

Adres; Barbaros Mahallesi Timur Sokak No : 2 Batı Ataşehir






Kadıköy'ün En Yenisi; OD46


Kadıköy'ün En Yenisi; OD46

Sabahın erken saatlerinde pancake ve krep yeme isteğiyle uyanır mı bir insan? Eh benim kadar iştahlıysa tabi olabilir. Bugün listemde en sevdiğim semt olan Kadıköy'de keşfetmek istediğim bi' yer de var üstelik! Öyleyse OD46'ya doğru yola düşelim!
Çoğu kişinin Kadıköy deyince aklına gelir hale gelen, Zeplin Pub'a gelmeden önceki sokakta hemen solda. Oldukça dikkat çekici bir kapısı olduğundan hemen görmeniz olası. Dışarıda kırmızı-siyah sandalyeler, tabelanın üzerinde kocaman bir bisiklet. Mekan adeta kendisine doğru çekiyor insanı. İçeri girince, minik; ama oldukça sevimli bir o kadar da şık bi' yerle karşılaşıyoruz. Duvarda Kocaman bir Frida Kahlo resmi, altındaysa seramik ve çiniler. Hemen yanında sevimli koltuk ve yastıkların olduğu keyifi bir köşe. Set kısmında ise eskilerden kalma bir tartı.


OD46 ismini, sahibelerinin uzun süre ikamet ettiği yerin numarasından alıyormuş. Oldukça güleryüzlü ve ilgililer. Peki bu güzel yerde neler mi yiyebiliyoruz? Tatlı-tuzlu krep çeşitleri. Ispanaklı, peynirli, fümeli, meyveli, ballı kaymaklı, nutellalı... Daha ne diyeyim, yazarken bile canı çekiyor insanın:) 

Fransız usulü kreplerin dışında sosis çeşitleri de mevcut. Biz o gün arkadaşlarıma gittiğimizde, ıspanaklı, nutellalı, muzlu çeşitleri tercih ettik. Ispanaklı krep, içerisinde tulum peynirini içemekte olup; acukayla servis edilmekteydi. Gerçekten bayıldım, tekrar tekrar gidip aynı çeşidi yiyeceğime eminim. Nutellalı çeşidini çikolatasever olmadığımdan denemedim; ama görüntü çok şey anlatıyordu. Muzlu krebin yanında ise kendi yapımları krema, soslar, akçaağaç şurubu ve fıstık ezmesi de vardı.


Kreplerin kıvamı oldukça yerindeydi, üstelik kocaman bir porsiyondu. Tüm gün başka bişey yeme isteği hissetmeyecek şekilde doyurucuydu. Yanında hoş sunumlu bardaklar eşliğinde verilen demleme çay da keyfimize keyif kattı. Burada krepler; 13 ila 18 tl arasında malzemelerine bağlı olarak değişiyor. Kalabalık olmayan bir güne denk geldiğinizde demin bahsettiğim o tatlı köşede uzun uzun oturup kahvelerini yudumlamanız da mümkün görünüyor. Diyeceğim o ki OD46, Kadıköy'e çok yakışmış. Gelin, görün! :) 

                               Buranın Bana Anımsattığı Şarkı; Silent Strike-Words Kill People 

                                      https://www.youtube.com/watch?v=3srIU2AkXWk