Hani tatile gittiğinizde, başka bir ülkenin herhangi bir şehrinde, gün boyu uzun uzun yürürsünüz de üzerinize yorgunluk çöker, işte tam da bu anlarda kahve içip bişeyler atıştırabileceğiniz bi' yer bulup, orada soluklanırsınız. Bana bunu hissettiren yepyeni bir durak buldum, kasvetli havadan nasibini almış pazar gününde... Şişhane'de taze bir soluk, Noir Pit...
Şişhane metrosundan inince, Miss Pizza'dan gelen mis gibi kokuları zorlukla es geçip yürüdüm, sağ tarafta çok sevdiğim Gram'ın biraz gerisinde karşılaştık Noir Pit'le. Noir Pit; kahve durağı demek oluyormuş. Burası uğrak bir nokta olacak gibi görünen bi' kahve durağı hakikaten, hatta çevrede oturanlanların ve turistlerin ilgisini çoktan çekmiş gibiydi. Girdiğim an başka şehirdeymişim hissini verdi bana. Koca vitrin içersinde leziz görüntülü tatlı çeşitleri, irili ufaklı sandviçler ve atıştırmalıklar sergilenmekteydi ve self servis şeklinde hizmet veriliyordu. Latte ve frambuazlı cheese cake alıp, köşeye kuruldum. İkisi de oldukça lezzetliydi.
Dekorasyondan bahsedecek olursam; bana oldukça ilginç gelen duvar resimleri, tavandan sarkan uzun sarı avize ve satılmak üzere nişlere koyulmuş bardak ve termoslar oldukça orjinaldi. Bardak satın aldığınızda içinde özel kahvelerinden de veriyorlar. Mekanda ufacık bi' asma kat var ve bu katta duvara asılmış şapkalar satılıyor. Çok zevkli şapkalar olduğunu söyleyebilirim.
Soğuk kış günlerinde bu asma katta oturup, Meşrutiyet Caddesi'nde olup biteni izlemek oldukça keyifli olacak gibi görünüyor. Gelin derim :)
Buranın bana anımsattığı şarkı; Lhasa De Sela- Small Song
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder