28 Kasım 2014 Cuma

Kadıköy'de Bir Cumartesi



Kadıköy'de Bir Cumartesi


Sabahın erken saatlerinde uyandınız ve günü evde geçirmek istemiyorsunuz. Öyleyse haydi dışarı! Yaşadığımız şehir öyle çok alternatifi içerisinde barındırıyor ki, yalnızca bir semtte bile yapılacak bir sürü şey bulunabilir. Bugün yine Kadıköy'deyiz. Sabahtan akşama dek gidilecek bir dolu yer, tadılacak onlarca lezzet var...

TOMATİTO

Sabah erkenden uyanıp, kendimi Moda sokaklarına atıyorum. Sol yanda küçücük bi' yer. Ufak masaları, masaların üzerinde kırmızı beyaz pötikareli örtüler ve açık mutfağıyla Tomatito... Uzun süredir aklımdaydı menemenini denemek. Yazın gitmiş olduğum ve bana gerçek bir lezzet şöleni yaşatan Samsun Çakallı'daki menemen, ayağımıza kadar gelmiş meğer. Burada da Çakallı olarak adlandırılan bu lezzetli menemen, muhlama peyniri ve özel Vakfıkebir tereyağı ile yapılıyor. İstanbul'da çeşitli yerlerde yediğim menemenleri gölgede bırakacak güzellikte. Dilerseniz yanına kahvaltı tabağı da söyleyebilirsiniz, tabakta klasik taze çeşitler mevcut; ancak Çakallı öyle doyurucu ki başka bişey yemeye yer kalmayacağının garantisini verebilirim:)

Tomatito'da menü oldukça geniş, birçok seçenek var; ama meşhur olan ve tadılması gerektiğini düşündüğüm yemekler, falafel ve sebzeli noodle. Öğlen ya da akşam saatleri içerisinde özellikle bol malzemeli leziz noodle'ı denemenizi öneririm. Muhakkak gelin ! 


                            Buranın bana anımsattığı şarkı;  Oi Va Voi- I Know What You Are 
      
                                            http://www.youtube.com/watch?v=u-kBcsY4pmk



Fazlaca yedik, biraz yürüyelim derseniz şayet, Kadıköy Yeldeğirmeni Mahallesi'ne gitmenizi öneririm. Özellikle haftasonları rahatsız edici boyutlara ulaşan kalabalıktan kaçıp, boş sokaklarda yürümek epey keyifli geldi bana, kendimi dinleme fırsatı buldum. Burayı Balat'a benzettim. Orada da aynı ıssızlık içinde, aynı huzuru hissedebilirsiniz çünkü. Üstelik Yel Değirmeni Mahallesi, son zamanlarda var olan mahalleyi geliştirme projeleri sonucu kocaman bir sergi alanını anımsatmaya başlamış.

Apartman duvarları tuval gibi, her birinde etkileyici resimler mevcut. Ben vay canına demekten yürüyemedim açıkçası:) Dünyanın farklı yerlerinden gelen başarılı duvar sanatçıları, daha önce gerçekleşmiş olan Mural-İst Festivali kapsamında bina cephelerini bütünüyle boyayarak, bu sessiz mahalleyi bir sanat üssüne dönüştürmüşler. Yürümekten yorulursanız da her daim taze demleme çayı, günlük çıkan ürünleri ve mis gibi kahvaltısıyla Kabuk Cafe, mahallede sizi bekliyor :) 



BUBADA

Genelde insanlar öğlen öğününü atlar, bu sebeptendir ki zayıf kalıyorlar. Bense bunu yapmayı beceremiyorum doğrusu ve o gün de öğlen saatlerimi, kısa sürede sandviçleriyle ünlü olan bu yepyeni mekanda geçirmeyi uygun görüyorum. Samimi işletmecisi, şirin dekorasyonu ve girdiğimiz an gözümüze çarpan iştah açıcı tatlılarıyla bu yer kendini ilk anda sevdiriyor zaten. Bir duvarda kocaman bir tahta üzerinde yazılar, diğer duvarda ise modern süsler dikkat çekiyor, 4-5 masalık Bubada'da. 


Menüyü açıyoruz ve buraya daha sık gelineceğini anlamamız uzun sürmüyor. İçerisinde bir sürü malzeme olan çeşit çeşit club sandviçleri hamburgerler ve quesaddillalar var, hem de yanında doyurucu miktarda patatesle servis ediliyor. Sabah kahvaltıya geldiğinizde ise, ekşi mayalı ekmek üzerine göz yumurtalı farklı çeşitlerden oluşan sandviç çeşitleri de mevcut. Malzemeler büyük bir özenle seçildiği gibi, vejeteryanlar da unutulmamış. Ben tavuklu quesadillayı deniyorum, peynir ve biberle lezzetlendirilmiş, gerçekten harika. Bitmedi! Yemeğin ardından tatlı yemek isterseniz, cookieler, tartlar da çok taze ve leziz. Bu taze mekanı muhakkak deneyin derim! 



                             Buranın bana anımsattığı şarkı;  Nouvelle Vague-Dance with Me

                                          http://www.youtube.com/watch?v=KitcvxK9bzU



DÜKKANTERE 

Akşamüstü oldu, çay kahve vakti! Boğadan yukarı çıkarken, ilk solda sanatkarlar sokağı. Son zamanlarda bir sürü yeni yer açıldı burada, hepsi de uzun uzun vakit geçirebilinecek şirin mekanlar. Tüm bu yerlerin arasında 3 ay önce sessiz sedasız açılmış, kaçırdığıma şaşırdığım bi' yer, Dükkantere... 

Rengarenk bir iç bölümü var, oturmak için çok fazla alan yok; ancak boyoz için üşümeye değer diyerek dışarıya oturuyoruz. Evet yanlış yazmadım, İzmir'in en meşhuru boyoz burada! Benim için oldukça sevindirici bir keşif oluyor haliyle, İzmir'li değilim; ama boyoza bayılıyorum. Boyoz, haşlanmış yumurta ve tulum peynirinden oluşan ufak tabak da beni oldukça mutlu ediyor. Bunun dışında muffin, kek gibi çeşitler de var. Buraya daha çok akşamüstü bişeyler içmeye gelmeniz mümkün. Türk kahvesi içerseniz, kahveleriniz kendi adınızın yazdığı, şık bardaklarda geliyor. 

Tüm bunların yanısıra Dükkantere'de kendi tasarımları olan bir sürü ürün satılıyor. Özellikle bekarlığa veda, düğün, nişan, doğumgünü konseptinde kişiye özel, esprili ve oldukça şirin şeyler bulabilirsiniz. Siz de özel olarak sipariş verebiliyor, kendi fikirlerinizi de yansıtabiliyorsunuz. Gördüğüm en tatlı dükkanlardan biri Dükkantere, uğrayın ! :) 


                            Buranın bana anımsattığı şarkı; Monica Molina-Pequeno Fado 

     
                                         http://www.youtube.com/watch?v=94PG6V3-sNg



Günü güzel bi' filmle ya da oyunla kapatmaya ne dersiniz? Kadıköy'ün yeni sahnesi, Moda Sahnesi'nde Mert Fırat'ın oynadığı, ''Bütün Çılgınlar Sever Beni'' adlı oyunu izleyebilirsiniz. Ayrıca burada film de izlenebiliyor. Yönetmen Melisa Önel'in ilk uzun metraj filmi Kumun Tadı'nı veya Tim Winton'un kısa öykülerinden yola çıkılarak çekilmiş olan, kısa filmlerden oluşan filmi de seyredebilirsiniz. İlle de vizyondaki, bilinen filmler diyorsanız, rotanızı Rexx sinemasına çevirip, kitabını oldukça severek okuduğum Uygar Şirin'in aynı adlı romanından uyarlanan, Karışık Kaset'i ya da Keanu Reeves'in başrolü üstlendiği, eski bir kiralık katili canlandırdığı John Wick adlı filmi de izleyebilirsiniz. 


Güzel bir gün olsun !  :) 






              






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder