7 Mart 2016 Pazartesi

Haftanın Keşifleri: Nino Bakery, Gang Up, Lotta 23


Şehir, durmak bilmiyor. Her yeni gün yepyeni yerler çıkıyor karşıma. Bana koşup gitmek keşfetmek, sevdiklerimi de paylaşmak kalıyor!

NİNO BAKERY 

Kendinizi Nişantaşı sokaklarına atın. Akaretler’den Hüsrev Gerede’ye doğru inerken sağ tarafta ufak bir dükkanla karşılaşacaksınız. Burası Nino Bakery, küçük bir fırın. Üç masası var. Daha çok, kocaman fırınında yapılan ekşi mayalı ekmeklerini satın almanız üzerine kurulu bir sistemleri var; ancak benim gibi oturup kahve, çay ve kruvasan(veya tatlı) keyfi yapabilmeniz de mümkün.


Mekanın sahibi önemli mutfaklarda çalışmış bir şef olunca, bu ekşi mayalı ekmeklerin özel tariflerle oluşturulduğu ve lezzetli olabileceğine dair bir his geçiyor insana. Buradaki ekmeklerde farklı çeşitler göze çarpıyor. Mesela kızılcıklı, kahveli gibi her yerde bulamayacağınız seçenekler mevcut. Ben alışkanlıklardan kopmayayım diyerek klasik buğdaylı küçük ekmekten satın alıyorum. Eve döndüğümde kendime ufak bir kahvaltılık tabak hazırlayıp, bu ekmeğin keyfini çıkarıyorum. Yalnızca ben değil, evdekiler de ekmeği çok lezzetli buluyor ve keşke Nino’ya yakın otursak da hafta sonları sabah erkenden sıcacık ekmekler eşliğinde kahvaltılar yapabilsek diyoruz. Şiddetle tavsiye ediyorum :)


Buranın bana anımsattığı şarkı; 

KAASI - Caroline Street 

https://www.youtube.com/watch?v=F105fMUMotg


Gang Up

Kadıköy’de Moda Caddesi’nde Murat Bey Sokak’ta bulunan Gang Up, Mimar Sinan Üniversiteli dört arkadaşın projesi. Proje diyorum çünkü Gang Up bir cafe olmanın çok ötesinde… Burada çeşitli eğitimler, ortak bir üretim alanı ve satın alabileceğiniz özel tasarım ürünler var.

Kafe olarak da zaman geçirmekten keyif alacağınıza eminim, arkadaşlıklarından mı yoksa yarattıkları ortamdan mı bilmem, samimiyeti hissetmeniz olası. Kahve, içecek, tatlı tuzlu atıştırmalıklar da keyifli zaman geçirmenizi sağlayan etkenler arasında. Gidilesi olmuş!
   
  Buranın bana anımsattığı şarkı; 

Yüzyüzeyken Konuşuruz- Ateş Edecek misin? 

https://www.youtube.com/watch?v=mQcP8Bd8S8A


Lotta 23 Tattoo & Coffee




Moda Caddesi’nde yürürken tramvayın geçtiği sokakta bir dükkanın inşaatı gözüme takılıyordu. Şık bir yer olacağı çok belliydi. Açıldığı ilk hafta ziyaret ettim. Sade ve şık bir dövme-cafe. İçerideki camla ayrılmış alanda dövmeler yapılırken, siz oturup kahvenizi yudumlayabiliyor, tatlı ve kek çeşitlerini (ıspanaklı kek!) deneyebiliyorsunuz. Etrafı izlerken setin üstündeki Andy Warhol sözleri ve duvardaki Kate Moss baskısı dikkatimi çekiyor. Hakikaten zevkli ellerden çıkma bir mekan olduğunu söyleyebilirim. Güzel müzikler de cabası!


Buranın bana anımsattığı şarkı; Synapson- Fireball

https://www.youtube.com/watch?v=cfZhQT9f55I



         



23 Şubat 2016 Salı

Kokuyu da Fotoğraflayabilsem Dedirten Mekan; Bröd


Kokuyu da Fotoğraflayabilsem Dedirten Mekan; Bröd


Boşa değil bu başlık. Kapıdan içeri adımımı atarken burnuma dolan o enfes koku, oturduğum saatler boyunca farklı farklı enfes kokulara dönüşüyor ve fotoğrafa bir de kokuyu koyabilsem de herkes duyumsasa dedirtiyor…

Bröd, Nişantaşı’nda Hacı Emin Efendi Sokak’ta bulunuyor. Gayet merkezi bir sokak burası. Amerikan Hastanesi yakınında. Bröd’ü gördüğünüz ve dışardan baktığınızda vitrinde sergilenen ekmekleri gördüğünüz an burada farklı bişeyler beni bekliyor diyorsunuz zaten. Derken demin de söylediğim gibi kapıyı açıp da merdivenlerden inerken inanılmaz bir koku ile karşılanıyorsunuz. Mekan küçük, bir büyük bir de küçük masası var. Bir de dışarıya bakan bar gibi bir kısım. En güzeli buraya oturup hem sokağı seyretmek hem de Bröd’ün lezzetlerini denemek diyorum.


Ben orada olduğum süre boyunca farkediyorum ki buraya gelmekte epey gecikmişim. Gerek Nişantaşı sakinleri, gerekse uzaktan gelenler (konuşmalardan anladığım kadarıyla) burayı çoktan keşfetmiş. Ya ekmek almaya geliyorlar ya da oturup tatlı tuzlu çeşitleri yerinde tatmak istiyorlar. İkinci gruptan olan ben, kahvem ve beyaz peynirli, domatesli tartım eşliğinde en güzel masaya yerleşiyorum, bi’ yandan da çalışıyorum. Tart gerçekten enfes geliyor.


Bröd, bir fırın ve aperatif mekanı. Kendi üretimleri katkısız ekşi mayalı ekmekleri çeşit çeşit (zeytinli, biberiyeli, çekirdekli gibi…) ve 9:30′da fırından çıkıp sizlerle buluşmaya hazır oluyorlar gün içerisinde. Bu ekmeklerle yapılan sandviçler de haliyle leziz. Bunlarla beraber, tartlar, kekler, browni gibi tatlı çeşitleri de size gerçek bir ev ortamı vaat eden Bröd’ün fırınından çıkmakta. Sabah önünden geçerseniz tostlarını mutlaka deneyin, öğlense yine özel bir menü mevcut. Benim gittiğim gün karnıbahar çorbası gibi farklı lezzetler vardı örnek olarak. Esasında Bröd’ün saati yok diyebilirim. Nişantaşı’nda gezindikten sonra kısa bir kahve/çay molası vermek için de buraya uğrayabilirsiniz. Zaten geldiğinizde eminim ki yakınlarım da bu kokuyu hissetmeli, lezzetleri tatmalı diyerek ürünlerden birkaçını paketletip evinize götüreceksiniz:) Son zamanlarda el yapımı ekşi mayalı ekmekler çok sevilir oldu ve örneklerini bulabileceğiniz birçok yer var.( Naan, Nino Bakery… ) Bröd de başarılı örneklerden. Uğrayın derim!


                        Buranın bana anımsattığı şarkı; The Chromatics - Running Up That Hill 

                                      https://www.youtube.com/watch?v=Mgv88ZLi6LY




2 Şubat 2016 Salı

Üç Semt, Üç Yeni Coffee Shop



Üç Semt, Üç Yeni Coffee Shop

HergünHergün bir yeni coffeeshop haberi alıyoruz, koşup gittiğimiz yerler arasında herhangi bir özelliğiyle öne çıkmayanlar devamlılık sağlayamıyor. Bu bahsedeceğim üç yer, bana kalırsa epey zaman bizlerle olacak gibi. 

KAMU COFFEE&DRİNK 

Açılalı birkaç ay oldu. Ben anca gidebildim. Teşvikiye'deki 400 Derece Pizza'nın biraz ilerisindeki soldan ilk sokak. Topağacı'nın şirin yeri. Minik bir mekan; ancak o minicik yeri kendilerine has, zevkli bir yere dönüştürmeyi başarmışlar. Dışarda ısıtıcılarla rahat etmenizi sağlayan iki oturma alanı var. Rahat koltuklarda sokakta olup biteni takip edip, bir yandan Petra'dan aldıkları kahveleri yudumlamak mutluluk verici bir deneyim. 


Buranın bana anımsattığı şarkı; Blue States- Season Song

https://www.youtube.com/watch?v=F9IE7NXSSms


SANTRAL COFFEE HOUSE


Yaşadığım semte, caddeye yeni yerler açılınca çok seviniyorum. Eve beş dakika sonra varabileceğimi bilmek bi yerde geçirdiğim vaktin daha huzurlu olmasını sağlıyor. Çokça hissettiğim üşenme duygumu da yok ediyor. Atatürk Caddesi'nin başında açılan Santral Coffee de bu yüzden gitmeden kendini sevdirdi. Bi akşamüstü mesai saatim bitmeden, ofisi buraya taşıdım.
Öncelikle, yıllardır önünden gelip geçtiğim, gördüğüm dükkanın böylesi geniş olması beni şaşırttı. Koyu yeşil renk hakimiyeti, duvardaki çizimler, birbirine uzak masalar rahat bir ortam vaat ediyordu. Yazılarımdan da anlaşılacağı gibi yine ve yine latte içtim:) Kahveler pek sevilen Moc'tan alınmıştı. Yanında ufak keklerle servis edilip, sufleye benzeyen bu kekler gayet lezizdi. Vitrinde de birçok tatlı çeşidi vardı; ancak nasılsa yakınız başka zamana diyerek açılan iştahıma dur diyerek ilk gelişte ısındığım bu butik kahveciden ayrıldım:)

               
                                Buranın bana anımsattığı şarkı; Coldplay&Beyonce-Hymn For The                   Weekend

          https://www.youtube.com/watch?v=YykjpeuMNEk



GRUMPY COFFEE&BAKERY


Beşiktaş'ın yepyeni kahvecisi Grumpy, ufak ve çok şirin bi' yer. Beşiktaş'taki birçok kahveciden de lezzetli kahvelere sahipler. Gittiğim gün tatlı yemeyi hiç düşünmüyordum, mekanın güleryüzlü sahibesi bana o enfes sıcacık muffinlerden ikram edene kadar! Yemeyeyim derken bi çatal bi çatal daha bir de baktım tabak bomboş. Öyle güzel bi tadı vardı ki. Bunu söylediğimde bir de muhallebimizi deneyin cümlesiyle karşılaştım ve kesinlikle tatmalıyım dedim. Bu muhallebi yurtdışından gelen özel soslarla yapılmaktaymış. O yüzden her zaman yok, soslar gelince kaçmaz! Buraya mutlaka yolunuzu düşürün! 





                        Buranın bana anımsattığı şarkı; Mansionair- Hold Me Down 

                                https://www.youtube.com/watch?v=VJ6ofd0pB_c




23 Ocak 2016 Cumartesi

Nişantaşı'nda İki Yeni Mekan


Nişantaşı'nda İki Yeni Mekan

Nişantaşı’na yolum düşmüşken bir iki saatimi Teşvikiye taraflarında geçirmeye karar veriyorum. İş çıkışı çılgın trafiğine girmek istemiyorum, hem de bir iki saat keyifli zaman geçirmeye ve kendimi dinlemeye ihtiyacım var. Bu kararımla birlikte iki yeni yer keşfediyorum iyi de oluyor!

Central Nişantaşı

Arda Türkmen’in duruşu, açtığı mekanların kalitesi ve lezzetleri yeme-içme sektöründe hep farklı bir yerde olmasına sebep olmuştur. Forneria, Mükellef ve sonunda ortaklarıyla açmış olduğu Central Nişantaşı. Mekan çok yeni, yeni yılın ilk günlerinde bize merhaba dedi. Önünden birkaç kez geçmiştim; ancak yeni gidebildim. İş çıkışı saatlerinde genelde daha kalabalık oluyormuş; ama benim gittiğim gün kar yağdığından kolayca bir masa bulabildim ve yerleştim. Mekanın iç kısmı oldukça şık ve sade dekore edilmiş olup, orada bulunduğum süre boyunca çalan müzikler de atmosferi güzelleştiren etkenler arasındaydı benim için. Bir yandan karlı sokağı seyrettim, bir yandan da beyaz şarabım eşliğinde leziz bir başlangıçla keyifli saatler geçirdim. 
Domatesli Tarte Tatin’i denemeyi tercih ettim çünkü çok büyük bir porsiyon yiyecek kadar acıkmamıştım. Milföy hamurunun üzerinde keçi peyniri, domates, bol roka ve zeytinden oluşmaktaydı ve bir başlangıç daha ne kadar leziz olabilir dedirtti bana. Menüden bahsedecek olursam gayet yeterli ve her zevke uygun gıdalar bulunabiliyor. Sabah kahvaltı için de buraya gelebilirsiniz, günün yorgunluğunu atmak için benim yaptığım gibi şarap-başlangıç keyfi için de, elbette lezzetli ana yemeklerini de denemeniz mümkün. Pizzalar, makarnalar, et çeşitleri, tatlılar hepsi denenesi ve özeş. Arda Türkmen’in diğer restaurantlarına da gitmişseniz ürünleri oluşturmak için seçtiği malzemelerde ne kadar titiz davrandığını biliyorsunuzdur. İyisi mi, ben daha fazla anlatmayayım. Siz uğrayın! J



                           Buranın bana anımsattığı şarkı; The Weekend- The Hills 


                               https://www.youtube.com/watch?v=yzTuBuRdAyA


İstisna Tatlar Nişantaşı
,

İstisna Tatlar’ı Moda’lılar, Moda’da zaman geçirmeyi sevenler zaten çok iyi biliyor. Lezzetli atıştırmalıkları, kahve çeşitleri ve samimi ortamıyla Moda Caddesi’nin daima kalabalıkları taşıyan ve sevilen mekanı olmuştur. Şimdi İstisna Tatlar, bir de Avrupa Yakası sakinleri için Nişantaşı’nda! Moda’daki yerine göre çok daha büyük bir alanda. Eski Union 22’nin hemen üstünde. Kruvasan’ın karşısında. Teşvikiye’yi şenlendirecek bir alana kurulmuş yani. Mekan büyük, atmosfer Moda’ya göre epey farklı; ancak samimi ve sıcaklık hala aynı! Bu da Teşvikiye sakinlerini buraya getiren sebeplerden en önemlisi olacak sanırım. Menüde yine çeşit çeşit kahveler, tatlılar, atıştırmalıklar var. İstisna Tatlar’da bulunan en sevdiğim içecekse tabi ki dağ çilekli türk kahvesi. Teşvikiye şubesinde de var. Özellikle iş sonrası sakin saatler geçirmek isteyenlerdenseniz benim gibi, bu enfes kahve eşliğinde kitabınızı okuyup kalabalıktan sıyrılmak için burası harika bir alternatif olmuş. Deneyin! 
Buranın bana anımsattığı şarkı; Adamlar- Öyle Normal 


https://www.youtube.com/watch?v=4X35I6pjZME

28 Aralık 2015 Pazartesi

2015′in Son Keşifleri

2015′in Son Keşifleri


Bu yıl da bir sürü yeni yer görüp, lezzetler tadıp, seyahatler ettik. Bundan ibaret değildi tabi hayat. Hem kişisel olarak hem de yaşadığımız yerde değişim ve dönüşümleri de beraberinde getirdi. Koca bir yıl eridi gitti işte… Siz de benim gibi bu yılı yerinde duramadan, yeni yerler keşfetmeye doyamadan geçirdiyseniz yeni yılın ilk günlerinde de keyifle ziyaret edebileceğiniz mekanlar olduğunu söylemeliyim. Yenilik ve güzelliklerle dolu bir yıl olsun:)

Sticky Fingers

Sticky Fingers, cafelerin mekanların ortasında bi’ yer değil. Farklı bir lokasyonu var; Rumeli Hisarı Fatih Sultan Mehmet Mahallesi’nde; ancak aslında birçok yere çok çok yakın. 2.köprüye, Etiler’e. Uzaklardaysanız da buraya gelmek için yollar aşmaya değer. Öncelikle girdiğinizde sizi gerçekten şık ve farklı bir mekanın karşılayacağını söyleyebilirim. Sol yanda kocaman bir John Lennon baskısıyla karşılanıp, büyükçe bir çam ağacıyla haşır neşir olduktan sonra masalardan birine kurulun ve şehirde pek örneğine rastlamadığımız parmaklıkları takın. Bunlar kanatlarınızı yerken ellerinizin pislenmemesini sağlayan doktor eldivenine benzeyen ufak şeyler. Sonra da kendinizi lezzetlere teslim edin. 
Sade Kanat, çıplak kanat, bira mayalı kanat gibi farklı seçenekler arasında kaç tane yiyebileceğinize siz karar veriyorsunuz. Fiyatlandırma da buna göre şekilleniyor. Yanında cafe de paris, rokforlu, tatlı acı vb. Farklı sosları seçebilmeniz mümkün. Soslar da burada üretiliyor ve damak zevkinize uygun olanı seçmeniz kolaylık. Tüm bunların yanı sıra yanlarında kıymalı çili, çeşit çeşit patatesler, coleslow ve salata seçeneklerini bulabilmeniz mümkün. Farklı lezzet arayışına girip, bi yandan da şık ortamları sevenler için birebir. Benden söylemesi!:)


                              Buranın bana anımsattığı şarkı; Ruth-She Brings the Rain

                                https://www.youtube.com/watch?v=jcT4Y3BtqSs



SİVUPLE
Moda’daki Saint Joseph’liler Derneği’nin içerisinde Sivuple. Havuzu ve tenis kortunu geçince hemen solda göreceksiniz. Adeta saklanmış gibi , içeriye girdiğinizdeyse iyi ki bulmuşum burayı diyeceğiniz… Sivuple’nin taş fırında yapılan pizzaları, kahvaltı için hazırlanan sucuk, mantar ve yumurtalı pideleri ve kahvaltısı leziz. Özellikle serpme kahvaltıda sunum hoşuma giden şey oldu. Mavili beyazlı pötikareli örtü üzerine gelen tabaklar vintage bir hava katmıştı ortama. Kahvaltıda peynir, zeytin, söğüş gibi seçeneklerin yanı sıra özel reçeller de mevcuttu ve epey doyurucuydu. Fiyatlar da oldukça uygundu; ancak sanırım bundan sonra artışlar olacakmış. Acilen gidin bence!


                           Buranın bana anımsattığı şarkı; Mum-We Have a Map of the Piano 
                            
                              https://www.youtube.com/watch?v=GA5Q8u5f0Ks



BLACK HOUSE PUB
Black House, Moda’da meşhur Moda Çay Bahçesi’nin hemen karşısında. Eskiden burada Reçel bulunmaktaydı. Şimdi Black House var ve çok da yakışmış yerine. Mekanın atmosferi en seveceğiniz şey olacak zannediyorum ki, duvarlarda yazılar, siyah gri ve sarının hakimiyeti eşliğinde hoş müziklerle vakit nasıl geçiyor anlayamayacaksınız. Burada atıştırmalıklardan yemeklere kadar geniş bir menü var; ama bana sorarsanız akşam saatlerinde deniz havasına karşı bişeyler içmek için daha uygun;) 


                                       Buranın bana anımsattığı şarkı; Duke Dumont-Ocean Drive 

                                       https://www.youtube.com/watch?v=KDxJlW6cxRk



LE MARQUE COFFEE
Caddebostan’da Barlar Sokağı’na girdiğinizde biraz yürüyün hemen solunuzda göreceksiniz. Bence Bağdat Caddesi’nin önemli bir ihtiyacını karşılayacak bir mekan. Çok fazla kahve içebileceğimiz yer olduğunu düşünmüyorum çünkü. Çalışanlar oldukça güleryüzlü. Kahveler lezzetli. Tatlılardan frambuazlı cheesecake’i denedim, gerçekten güzeldi. Bunun gibi birçok tatlının da bulunduğu mekanın en önündeki masalara yerleştiğinizde Caddebostan Barlar Sokağı ayaklarınızın altında oluyor. Oturup bol bol etrafı seyirlik, nefes almalık bi’ yer oluşturmuşlar. Siz iyisi mi, gelin Cadde’ye. Burada soluklanın!


                                     Buranın bana anımsattığı şarkı; Kurt Vile-Pretty Pimpin

                                       https://www.youtube.com/watch?v=659pppwniXA



Mutlu Seneler!




15 Aralık 2015 Salı

Moda’nın Dün’ü; Dün Moda



Moda’nın Dün’ü; Dün Moda


Dün, dünde kalmadı. Moda'ya konuşlandı. İyi de oldu. Sakinlik, şıklık ve lezzetli yemek arayanlara yepyeni bir alternatif, Dün Moda... 
Moda'nın daimi kalabalık mekanı Muaf'ın sokağına kıvrıldığınızda hemen solda. Dikkatinizi çekmemesi imkansız. Kocaman kapısı, hoş ışıklar kapıdaki dikkat çekici ismi. Evet Dün, bana oldukça dikkat çekici geldi isim olarak ve çokça da beğendim. İçeri girince de tahminime yakın bi' yerle karşılaştım. Ayrıntılarda boğulmamış, sade ve şık bir mekan olmuş Dün. Yazı tahtasında günlük yemeklere göz gezdirip masa üzerindeki günlük tatlı çeşitlerini de inceledikten sonra kahve içme isteğiyle oturdum bir köşeye.
 O gün yemek yemeyeceğimi biliyordum; ama bir sonraki gelişim için menüyü adeta hatmettim. Çok farklı seçenekler bulmak mümkün burada. Kahvaltıya geldiğinizde dün kahvaltı, küçük kahvaltı, tava kahvaltı gibi seçeneklerin yanı sıra yumurtalar da alışılmışın dışında malzemelerle hazırlanıyor. Aynı şekilde ana yemeklere baktığımızda da her yerde bulabileceğimiz klasik şeylerle birlikte farklı yemekler de var. En çok armutlu kuskus ve makarnalarını merak ettim ben ve bir sonraki gidişim için listeye aldım, yeni ziyaretim için rejimi bırakmış olmam şart:) günlük olarak değişen tatlı ve yemek menüsünü de sormayı unutmayın. Yumurtaların organik, ekmeklerin de kendi yapımları olduğunu son olarak belirtip uğramalısınız diyelim!:)


                                        Buranın bana anımsattığı şarkı; We are match- Violet 


                                            https://www.youtube.com/watch?v=EshanfR9l1s 




30 Kasım 2015 Pazartesi

Çukurcuma’da Farklı Bir Mekan: Magritte

Çukurcuma’da Farklı Bir Mekan: Magritte


Bazı mekanların kendilerine ait bir ruhu olduğuna inanıyorum. Sanki ev gibi yaşanmışlık hissediliyor orada var olduğunuz süre boyunca. Çukurcuma’daki Magritte de böyle bir mekan. Saatlerin nasıl geçtiğini anlayamayacaksınız! 

Şahsen benim için durum tam da böyleydi. Ofisi Magritte’e taşıyıp saatlerce orada çalışmayı tercih ettim. Çukurcuma’da Cezayir’in ve Müz’ün arasında kalıyor. Kolay anlatımla Galatasaray Lisesi’nin sokağından girince soldaki ilk sokakta diyeyim. Girmeden evvel güzel dekoratif eşyalar satan bir yer sanabilirsiniz, yanılmayın. Burası harika atmosferli bir cafe.
Girişteki sandalyelerden itibaren vintage bir hava söz konusu. İçeride de koltuklar, duvardaki resimler, objeler ve hoş masalar dikkat çekiyor. Her masada farklı ayrıntılar var, bakmaktan alamıyorum kendimi. Set kısmına gözüm ilişiyor. Kişler iştah açıcı görünüyor. Zaten ilk girdiğim anda burnuma dolan mis gibi koku da, açlık hissetmeyen bünyemi o kişleri denemeye mecbur ediyor. Biberli kiş, yanında salatayla servis edilip, taze demlenmiş çayla da çok iyi gidiyor.


Bu arada elimi Shazam uygulamasından kaldıramıyorum, çalan her şarkı mı insanın hoşuna gider, öyle bir müzik ziyafeti resmen! Oturduğunuz süre boyunca gördüğünüz eşyaların satın alınabilir olduğunu da sonradan öğrendim. Magritte’e gelin ve bir köşeye kurulun. İyi ki burdayım diyeceksiniz:)

                        Buranın bana anımsattığı şarkı; Boom Clap Bachelors- Skyned Dig Langsomt 

                                        https://www.youtube.com/watch?v=SygaZzygKqo