28 Ocak 2015 Çarşamba

Teşvikiye'de Yepyeni Bir Bakery-Cafe Grandma

Teşvikiye'de Yepyeni Bir Bakery-Cafe Grandma

Bir iş için Teşvikiye'de bulunduğum o gün, madem boş vaktim var sokakları arşınlayayım diyorum, bunda Magger yazarlarından Deniz Özdağ'ın bayıldığım son yazısının etkisi büyük:) (http://www.themagger.com/tesvikiye-topagaci-yeni-mekanlar/) hatta onun tavsiyesiyle, Ar-Ruha Restaurant'ın enfes lahmacunlarından tadıyorum, inanılmaz lezzetli. Ar-ruha'dan çıkıp, kahve içecek bi' yer ararım diye düşünürken, hemen yanıbaşında yeni açılan Grandma'yı görüp kalakalıyorum!
Grandma'yı gördüğüm an bayıldım. Bembeyaz şirin bir kapı ve dekor, üzerinde kırmızı bir Grandma yazısı. Kapıdan girdiğim an, sağımı solumu iştahımı sonuna kadar açan tatlı-tuzlu çeşitler sarıyor. On dakika önce o koca lahmacunları yediğime kim inanır? :) Ne yana bakacağımı şaşırarak, bir sonraki gelişimde hangi keki yiyeim, hangi tatlılardan tatmalıyım diye düşünüyorum.
 Burası bir bakery-cafe. Ekmekler, kekler, mini sandviçler, poğaçalar mevcut. Ayrıca salata ve çorbalarını da tadabilmeniz mümkün. Ben maalesef o an aç olmadığımdan bunları tadamadım; ancak özellikle ballı hardallı ve çerkez peynirli, pancalı sandviçlerde, fındıklı kurabiyeler ve tartlarda aklım kaldı. Tüm bunlarla beraber Grandma'da satın alabileceğiniz reçeller mevcut. Dilerseniz sabah saatlerinde buraya gelip, bu reçellerden tadabilir kahvaltının vazgeçilmezi olan menemenini, taze peynirli poğaçalarını ve kruvasanlarını kahveniz eşliğinde deneyebilirsiniz.
 Ben gittiğimde latte içtim. Özellikle sunumu inanılmaz tatlı geldi. Grandma yazılı kupanın altındaki bardak altlığının tam ortasında tatlı bir anneanne çizimi vardı, ister istemez bir tebessüm oluştu yüzümde:) Anneannelerimizin nefis mutfaklarını aratmayacak güzellikte lezzetler, sıcacık samimi ve modern çizgilere sahip bir mekanda bizlerle buluşuyor. Öyleyse bize de buraya yolumuzu düşürmek kalıyor! 


                                 Buranın bana anımsattığı şarkı; Parov Stelar- Milla's Dream 

                                      https://www.youtube.com/watch?v=KOntBbHmXSc




27 Ocak 2015 Salı

Fransız Geçidi'nin En Yenisi; Short Black

Fransız Geçidi'nin En Yenisi; Short Black

Taksim'de arkadaşlarımla buluşmak için evdem çıktığım o gün, madem karşıya geçeceğim biraz erken gidip Karaköy'de yeni yerler keşfedebilirim diye düşünüyorum. Aklımda Pap's İtalian ve Short Black var; ancak karnım tok, Paps'ı başka bir güne bırakıyorum. Vapurdan indiğim gibi kahve içme isteğiyle, Fransız Geçidi'ne doğru yürüyorum ve Short Black'te soluklanıyorum. 
Ilık pazar havasını yanıma alıp, Karaköy'ün yolunu tuttum o gün. Bej Karaköy ve Ma'nayı ardımda bırakıp, Fransız Geçidi'nin Mums'tan sonraki ikinci kahve-tatlı dükkanı olan Short Black'e girdim. Burası yepyeni bir mekan. Kahveler Avusturalya'dan. Girdiğim an karşı duvarda kahve koklayan bir kızın resmi karşılıyor beni, setin üzerinde çeşit çeşit tatlılar, tepeden aşağıya doğru asılmış bir sürü kupa...Ortam hoş.
Ben okumayı gerçekten çok sevdiğim, 4. sayısıyla karşımızda olan match-up dergisini burada bulduğuma sevinerek, dergi eşliğinde syphon filtre kahve içip, muffin yiyorum. Çikolatalı muffin sıcak ve lezzetli geliyor, beğenimi kendilerine de iletiyorum. Filtre kahve de benim damak zevkime oldukça uygun, hafif.
Diğer kahve çeşitlerinden olan, Australian Cappicino, Espresso, Americano gibi çeşitler denenebilir. Muffin dışındaki tatlılar da iştah açıcı görünüyor. Sanırım Fransız Geçidi'nde olduğundan olacak, bana göre fiyatlar çok da ucuz sayılmaz; ancak bu güzel ortamda Avusturalya kahveleri eşliğinde keyif yapmak isterseniz, buna değecek gibi görünüyor. Keşfedebileceğiniz farklı bir mekan... 

                                  Bana buranın anımsattığı şarkı; Blue Foundation-Bonfires
                
                                        https://www.youtube.com/watch?v=iyJy1GLxYf0





23 Ocak 2015 Cuma

Hem İtalyan Hem Mahalle Barı; BABBO Pizza&Bar


Hem İtalyan Hem Mahalle Barı; BABBO Pizza&Bar

Düşündüm de en sevdiğim yemekler hep İtalyan Mutfağı'ndan çıkıyor sanırım. Pizzalar, makarnalar, tatlılar... Her şey leziz, hepsi mutluluk verici. Bu yüzden şehirde ne zaman bir italyan restaurantı duysam, koşar giderim. Arkadaş tavsiyesiyle gittiğim BABBO pizza da bunlardan biri, buraya bayıldım, paylaşayım istedim hemen!
Bağdat Caddesi'nin yoğun yerlerini, kalabalığını hızla ardımda bırakıp Selamiçeşme'ye doğru geldiğimde cadde üzerinde sol tarafta kalan BABBO Pizza&Bar'a giriyorum. North Shields'in hemen karşısında. Girişte harika bir müzikle karşılanıyorum, jazz'ın en güzel örneklerini duyunca, mekan ne kadar keyifli olabileceği hususunda ilk ipuçlarını vermiş oluyor. Burası hem İtalyan Restaurantı hem de müdavimleri olan keyifli bir mahalle barı. Girişte geniş bir bar kısmı bulunuyor, içeride ise pizzaların yapıldığı odun fırını, tahta masalar, pötikareli perdeler ve koca duvarı kaplayan ufak tefek insan güruhu heykelleri, Tarkan Güveli'nin enfes eserleri. Atmosfer sahiden çok güzel.
Aslında adından da anlayabileceğimiz gibi en iddialı oldukları konu, fırında yapılan pizzaları. Babbo pizza, keçi peynirli ve gorgonzola gibi çeşitleri en merak ettiklerim arasında; fakat ben o gün makarna aşkıyla mekana gidiyorum ve kestane mantarlı fettuciniyi tercih ediyorum. Biraz daha sarımsakla lezzetlendirilse daha güzel olabilirdi diye düşünsem de oldukça lezzetli geliyor, yine de pizzalarda aklım kalmıyor değil. 
Başlangıç olarak peynir tabağı, foccacia, bruschetta gibi seçenekleri deneyebilirsiniz. Yuvarlak tandır ekmeğinde cherry domates, zeytin, jambon, mozarellayla yapılan Babbolama da merak uyandırıcı. Salata, panini ve makarnaların diğer çeşitlerini de unutmamak lazım tabi. Yemek sonrasında tatlı ihtiyacı hissedenlerdenseniz, sıcak bademli kek, tiramisu ve cheesecake gibi tatlı seçenekler de mevcut. Fiyatlar Bağdat Caddesi için oldukça uygun geldi bana. Bu güzel PizzaBar'a yolunuzu düşürün derim! 

                                           
                                              Buranın bana anımsattığı şarkı; Mambo Italiano 

                                             https://www.youtube.com/watch?v=QGnh0q4RuQ8





15 Ocak 2015 Perşembe

Karaköy-Asmalımescit Hattında Cumartesi;

Bizim yakada oturanlar için karşıya geçmek, yeni yerler keşfedip oralarda günü geçirmek zor gelebilir. Haklısınız; ama şunu da unutmayalım ki hayat üşenmek için çok kısa:) Haydi kalkın Karaköy-Asmalı arasında güzel bir güne!

Wom Karaköy-Bikrep
Vapura binip, mis gibi deniz havasını almak cumartesinin ilk şartı! Müthiş manzarayı ardınızda bırakıp Karaköy'e indiğiniz an, güzel bi' kahvaltı isteğiyle dolacağınıza eminim. Öyleyse Kılıç Ali Paşa Mescidi Sokak'a buyrun. Bi Mutfak'ın eski bir aracı pancake ve krep üretme aracına dönüştürdüğü, bi' krep adıyla bahçesine yerleştirdiği Wom Karaköy'e uğrayın ve enfes pancake, krep çeşitlerini deneyin. Kahvaltı tabaklı, tatlı, tuzlu pancake tabakları hemen önümüzdeki bu şirin su yeşili 70'lerden kalma araçta yapılıyor.
Ben tatlı pancake tabağını tercih ediyorum, meyveler, taze reçel, fıstık ezmesi ve olmazsa olmaz nutella ile servis edilmekte. Wom Karaköy'ü zaten önceden beri bilirsiniz, şık ferah bir dekorasyonu olduğu gibi, geniş kahvaltı ve yemek menüsüne sahiptir ve genelde yoğun olur. Ufak bahçesine yerleştirilmiş olan bu yepyeni pancake-krep aracıyla daha da popüler hale gelmiş. Erkenden gelin, cumartesiye yaraşır bir sabah geçirin burada! 
Buranın bana anımsattığı şarkı; Black-Everything's Comin up Roses

http://www.youtube.com/watch?v=PrFfzOYY45M


Hasan Cafe Restaurant 

Bankalar Caddesi'ni ve meşhur Kamondo Merdivenleri'ni bilirsiniz, işte buraya doğru yürüyüşe geçin, hemen merdivenlerin yanı başında Has Han Galata'yı ve ismini Has Han'dan alan Hasan Cafe'yi ziyaret edin. İsim gerçekten değişik geliyor insana. İçeriye girdiğinizde ise apayrı bir dünyayla karşılaşıyorsunuz. Duvardaki ilginç resimler, yüksek tavan, geniş kitaplık ve bordo duvarlarıyla oldukça şık bir mekan bizi bekliyor. Kulağımıza gelen Bueno Vista Social Club şarkılarıyla keyifleniyoruz.
Has Han Galata ufak bir butik otel, otelin aynı zamanda restaurantı olan Hasan'da öğlen ve akşam yemeğinde farklı menüler var, herhangi birini tercih edebilir, brunch için de buraya gelebilirsiniz. Biz daha çok bişeyler için soluklanmak isteği içerisindeyiz. Kısa bir soluklanmadan bahsetmiyorum, uzun saatler bu mekanın keyfini çıkarıyoruz. Lattemiz eşliğinde güzel müzikler dinliyoruz. Burası kısa sürede Bankalar Caddesi'nin yıldızı olacak gibi gözüküyor, benden söylemesi! (Bankalar Caddesi'nin bir diğer güzel mekanı; http://www.themagger.com/mahalo-coffee-shop-karakoy/ ) 
Buranın bana anımsattığı şarkı; Buena Vista Social Club- Candela

http://www.youtube.com/watch?v=raRqgKqIM3M


Drip Coffeeİst Asmalımescit 

Bağdat Caddesi'nde bulunan, üçüncü dalga kahve akımının en başarılılılarından DripCoffeeİst, Asmalımescit'teki yeni şubesiyle karşımızda. Helvetia'nın bulunduğu sokaktan aşağıya doğru inerken solda. İlk şubesine nazaran çok daha büyük, geniş kalabalıkları ağırlayabilecek nitelikte. Üstelik çok daha hoş dekoratif öğeleri barındırıyor. En çok dikkatimi çeken, giriş kısmındaki telde duran kuş resimleri ve içerideki duvarı kaplayan kahve dolduran asık suratlı kız baskısı:) 
Tam ortada duran uzun tahta masayı da unutmamak lazım tabi. Kahvenin yetiştirilmesi, işlenmesi hususunda oldukça başarılı ve bilgili olan ekip, aynı titizliği bu şubede de gösteriyor. Kahve çekirdekleri özenle kavruluyor ve taptaze şekilde bizimle buluşuyor. Belgian Syphon, Japanese Syhpon gibi farklı filtre kahve çeşitler de var. Tatlılar da aynı lezzet ve çeşitliliğiyle karşımızda. Caddede kahve çeşitlerinin çoğunu denemiş biri olarak, bu kez kış olmasından aldığım yetkiye dayanarak, sahlep içiyorum ve güzel buluyorum. Bu şubesine de mutlaka uğrayın! 

                                       Buranın bana anımsattığı şarkı; Oh Land-Wolf and I

                                      http://www.youtube.com/watch?v=V4wHMORwlHY


Peki tüm bunlara alternatif bi' plan oluşturacak olsak, neler mi yapabilirdik? İşte cevabı; Galata Kulesi'nin karşı sokağında bulunan, yeni açılmış olan Marmelat'ta taze ürünlerden oluşan bi' kahvaltı yapabilirsiniz. Pera Müzesi'nde bulunan, ''Kesişen Dünyalar'' sergisini ziyaret edebilir, yine burada bulunan ''Sıcak Kahve'' film gösterimine katılabilir, yönetmen Susan Saladoff'la yapılacak söyleşide bulunabilirsiniz. Öğlen yemeği için Kumbaracı Yokuşu'nda bulunan sadeliğiyle ön planda olup, lezzetleriyle şaşırtan Yeni Lokanta'da patlıcanlı mantı yiyebilir, hemen ardından Cha'ya Galata'daki onlarca çay çeşidinden birini tatlıları eşliğinde deneyebilirsiniz. 

Güzel bir gün olsun ! 











12 Ocak 2015 Pazartesi

Beşiktaş'ta Kahve Molası; Le Chat Noir Coffee Shop


Beşiktaş Çarşısı'nın telaşesi bol, kalabalık ve gürültülü haline inat ara sokaklarının birine konuşlanmış sakince bekliyor bizi üçüncü dalga kahve dükkanlarından biri olan Le Chat Noir Coffee Shop...
Beşiktaş çarşıdan girip, balıkçıları ardımızda bıraktığımızda girdiğimiz ikinci sokak. Daha iyi anlatmak isterdim; ancak ben de zorlandım bulurken:) Adeta kalabalıktan saklanmış bir hali vardı mekanın. Böyle söylediğime bakmayın, özellikle üniversite öğrencileri olmak üzere birçok kişi için uğrak bi' yer olmayı başarmış bile Le Chat Noir. Eh sebebi de besbelli, üçüncü dalga kahve akımının başarılı örneklerini şıklıkla sergilemekteler.
Özel olarak demlenmiş siphon, chemex, aeropress gibi filtre kahvelerin yanı sıra cappucino, expresso, mocha gibi kahve çeşitleri de mevcut. Tüm bunlar, tahta altlıkların üzerinde lezzetli tarçınlı bir kurabiye eşliğinde servis ediliyor. Soğuk günlerde içinizi ısıtacak çeşit çeşit çay da cabası. Ev yapımı kekleri ve tatlılarını da unutmamak lazım tabi, mutlaka denemelisiniz. 
Her şey lezzetli olduğu gibi, ortam da oldukça sıcak. Klasik bir kahve dükkanı, Beşiktaş'ın en şıkı. Özellikle boş olduğu bir gün arka kısımdaki büyük tahta masada yayılıp çalışmak, dergi veya kitap okumak oldukça keyifli olacak gibi görünüyor. Beşiktaş'ta kaliteli kahve içmek isteyip, hoş bir ortam aradığınızda Le Chat Noir Coffee Shop'a mutlaka uğrayın ! :) 

                                
                                  Buranın bana anımsattığı şarkı ; Alt-J - Interlude 1

          https://www.youtube.com/watch?v=CGsQUMtq1dQ

3 Ocak 2015 Cumartesi

Pancake Dükkanlarının En Yenisi; Maple Barrel Pancake&Crepe&Coffee


Geniş kahvaltı sofralarında kahvaltılık, ekmek ve yumurta ile karın doyurmak apayrı bir keyif oladursun, son günlerde pancake ve çeşitli soslardan oluşan kahvaltılar oldukça revaçta. Burada da yaklaşık bir sene önce yazmış olduğum, Moda'daki Munchies'de yer bulabilmek çok güç hale geldi, aynı şekilde Bağdat Cadde'sindeki Crepe Escape ve Cookline'da da durumlar benzer. Maple Barrel Pancake&Crepe&Coffee, pancake severler için çok güzel bir alternatif olacak ! 

                                    

Fenerbahçe'ye doğru giderken sol yanda ufak bir dükkan. Dış kısmında oturulabilecek tahta sandalyeler ve masaları geçip, içeriye giriyoruz. Kapıyı açar açmaz burnumuza dolan mis gibi kokuyla birlikte hevesle yerimize geçiyoruz. Bir duvarda kocaman bisiklet diğer duvarındaysa yanıp sönen lambalardan oluşan pancake yazısı ve klasiklerden olan yazı tahtası mevcut. Krep ve pancakelerin yapıldığı setin üzerinde bir sürü sos ve nutella kapları bulunuyor.
Daha fazla dayanamayıp siparişimizi veriyoruz. Çilek, muz, nutella, fındık ezmesi ve çeşit çeşit reçellerle servis ediliyor. Özellikle süt reçeli inanılmaz lezzetli. Zaten bu reçeli sonradan getirip fikrinizi soracağız yiyince dediler, harikaydı. Biz tuzlu çeşitlerin de olduğu tabaktan söylüyoruz, içerisinde üç çeşit peynir, salam, domates gibi klasik kahvaltılıklar mevcut. 
Kıyas yapmak istemem; ancak burada yediğim pancakeler daha önce bahsettiğim yerlerde yediklerimden çok daha leziz ve sıcacıktı. Taze demlenmiş çaylarımızı içtikten sonra ikram ettikleri kahveyle keyfimiz bir kat daha arttı ve uzun bir süre burada kaldık. Mekan iki haftalık, çok ilgili ve samimiler. Üstelik akşam geç saatlere dek açık, dilediğiniz saatte gelip bu enfes krep ve pancakelerden tadabilirsiniz. Şiddetle tavsiye ediyorum ! :) 

Buranın bana anımsattığı şarkı; The Cure- Lullaby 

http://www.youtube.com/watch?v=ijxk-fgcg7c